ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLER

Yolların yeni, temiz ve hızlı enerjisi elektrikli otomobiller mi? . Elektrikli otomobil denilince hepimizin aklında farklı soru işaretleri oluşuyor. Son 20-30 yılda daha fazla gündemde olan ve herkesin bu yıllar arasında duymaya başladığı bu teknoloji aslında 1800’lü yılların başlarına dayanıyor. Peki son yıllarda bu kadar popüler olmasının sebebi nedir ?  Paris İklim Anlaşması ile beraber dünyada daha temiz enerji ihtiyacı elde etmek, daha yaşanılabilir bir çevre oluşturmak amacıyla elektrikli araçların önemi ve ihtiyacı çok daha daha net bir şekilde anlaşılmıştır. Elbette bu geçiş sürecinde hybrid teknolojisi yadsınamayacak derecede önem taşıyor. Phev ( plug in electic vehicle), fcev ( fuel cell electicle vehicle ) , mild hybrid teknolojileri birçok markada geçiş süreci olarak kullanıldı ve markaların geçiş sürecine adapte olmasına ve tecrübe kazanmasına olanak sağladı. Birçok marka mild hybrid ve plug in hybrid teknolojilerini kullandığı otomobiller ile yıllarca ismini duyurmakla beraber iyi satış rakamları ile de sektörün öncülüğünü üstlendi. Peki bu elektrikli otomobiller bizlere ne gibi faydaları var? Biraz da bundan bahsedelim çünkü günün sonunda herkes bunu soracak ve bunu öğrenmek isteyecek.

İlk etapta somut bir örnek ile başlayabiliriz. İçten yanmalı motorların en verimlisi dahi yanma, hareketli parçalar, aktarma organları sonucu harcadığı enerjinin sadece 3’te 1’ini harekete çevirebilir. Fakat elektrikli motorlarda bu oran %90’dır. Diğer motorlarda kalan enerji ısı, titreşim ve ses olarak 3 şekilde açığa salınırken; elektrikli motorlar verimli olmaları sebebiyle fazla ses ya da ısı üretmezler. Bunun yanında elektrikli otomobillerin içten yanmalı motorlara göre başlıca 3 avantajını şu şekilde özetleyebiliriz: verimlilik, aşınmama ve çift yönlü çalışabilmek.

Birçok markanın geçiş süreci olarak kullandığı hybrid teknolojisi ile elektrikli otomobil arasında farka değinmekte fayda var. Hibrit arabalarda, bir elektrik motoruna ilaveten geleneksel bir içten yanmalı motor ( genellikle benzinli ) bulunur. Temel hibritler yalnızca rejeneratif frenlemeden ve yoldaki ivmeden şarj olurken, tak-ve-çalıştır hibritler -adından da tahmin edebileceğiniz gibi- şebekeden şarj olmak için fişe takılabilir, daha büyük akülere ve hatta daha düşük yakıt tüketimine imkan tanır.

Sıfır emisyonlu , çevreci bir otomobil peki neden tam anlamıyla benimsenemiyor biraz da bundan bahsetmekte fayda var. Engel ve sınırlamalar maalesef ki bu benimsenmemenin en temel sebebi. 2010 itibarıyla elektrikli arabalar lityum-iyon bataryaların ek masrafları sebebiyle, sıradan bir içten yanmalı motorlu araca ve hybrid elektrikli araçlara göre önemli ölçüde daha pahalı duruma geldi. Örneğin: 2010’lu yıllarda batarya maliyeti kwh başına yaklaşık 1000 dolarken günümüzde yaklaşık 150-160 dolar bandındadır. Bu batarya fiyatları toplu üretim ile aşağılara çekilebilmekte ancak bunun için de talebin istenilen noktaya gelmesi gerekmektedir.

Elektrikli arabaların yaygınlaşmasını engelleyen diğer faktörler: özel veya kamuya ait bir girişim olarak şarj istasyonlarının eksikliği ve kısıtlı menzil sebebiyle sürücülerin hedeflerine varamadan bataryalarının tüketip yolda kalacakları şeklindeki endişeleridir. Günümüzde elektrikli araç denince akla ilk gelen Tesla firmasının dünya çapında 25 binden fazla supercharger şarj ağı olduğunu düşünürsek bu engelin de aşılabileceği kolaylıkla tahmin edilebilir.  Bazı hükümetler var olan engelleri aşmak için politikalar geliştirmekte, ekonomik teşvik paketleri sunmaktalar. Böylece elektrikli otomobillerin satışını artırmak için, elektrikli araç ve batarya teknolojisindeki gelişmeleri desteklemektedirler. Markaların politikaları, sosyal medya üzerindeki otomobil kanallarının bu otomobilleri test edip incelemeleri günümüzde elektrikli otomobillere insanların bakış açısını önemli ve olumlu derecede değiştirmiş durumda. Gelecek, bol elektrikli sıfır emisyonlu çevreci otomobiller ile güzelleşecek gibi .